24 Ağustos 2013 Cumartesi

Lily Collins'in Elle Kanada Röportajı (Eylül 2013)

Lily Collins’in göründüğü kadar akıllı olup olmadığını merak ediyorum. 24 yaşında, oyuncu, model ve efsanevi rockçı Phil Collins’in kızı Los Angeles Times’a yazdı, başkanlık seçmelerinin yüzlerinden biri oldu, şimdi de New York’ta bir stüdyoda kadife bir koltukta oturmuş, mükemmel duruşu ve kendinden emin sözleriyle, yaza adını vuran Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehrindeki sevimli karakteri hakkında konuşuyor. İçimdeki dürtüye hakim olamayarak ona birkaç bilmece çözmek ister mi diye soruyorum (Bu zeka oyunları bana 8 yaşındaki biri tarafından soruldu ama çözemedim) Collins şaka yaptığımı sanıp bana bakıyor ama sonra kafasını bir yarışçı gibi sağa sola sallayıp “Hadi bakalım.” Diyor. Bilmecelere 3 kapılı bir hol sorusuyla başlıyorum, beni önemli noktaları kaçırmamak için olan ciddi bakışlarıyla durduruyor ve hemen soruyu doğru bir şekilde cevaplıyor. “Aman Tanrım, bu harika!” diyor ellerini çırparken. Ona bir tane daha basit bir soru soruyorum: “Kuruttukça ıslanan şey nedir?” İlgisini çekti. “Bir havlu” diyor hemen. “Doğru mu? Bunu daha önce hiç duymamıştım!” Bir süre böyle devam ettik:  benim salakça bilmecelerim ve onun hevesli bir şekilde kıpırdanmadan önce cevap vermesiyle. “Anlamıyorsun – Bu şeyleri asla doğru yapamam,” diyor gülerek “Şu anda neden bu kadar kolay yanıtlıyorum bilmiyorum!”

Muhtemelen röportajlarda daha endişeli olduğu içindir – şimdi bile gülerek lattesinden son yudumunu alıyor ve “Uyarıldım – Dikkatliyim.” Diyor. “Endüstrinin içinde büyüdüğüm için işlerin nasıl yürüdüğüne çok fazla şahit oldum. Olayları saklı tutup tutmamak konusunda iyi bir çizgide olmak gerektiğini bilerek büyüdüm. Ve bu iyi bir şey – karışıklıkları önceden engelleyebilmek.”

Phil Collins ve ikinci eşi Jill Tavelman’ın kızı İngiltere’de doğdu, Collins ilk doğum gününü babasının konserinde sahnede serenat yapılarak kutlanmış. “Çok hatırlamıyorum, ama önemini tamamen anladığımı sanmıyorum. Ama şimdi, videoları izlemek epey komik.” Diyor, bacaklarını altına alırken. “Ailem bana sanata saygıyı gerçekten çok iyi aşıladı. Her zaman minnettar olmayı ve isteksiz olmamayı istedim, çünkü bu çok kolay olabilir. Yaptıklarım sayesinde şaşırmak istedim.”

Elde ettiği fırsatlar hayal gibi: Mario Testino ile takıldı; Christian Louboutin ile okulunda moda ile alakalı araştırma ödevi olduğu için öğle yemeği yedi; Karl Lagerfeld tarafından eski reality şovu The Hills’te yayınlanan Paris’teki bir sosyete katılma partisinde Chanel marka elbise gitmesi için seçildi. Ama onun Hollywood hikayesi Geleneksel Teen Vogue Young Hollywood Partisinde göreceği kızların -Misxha Barton ve Lindsay Lohan gibi kızlar- hikayelerinden oldukça farklı. 5 yaşındayken, Collins ve annesi ebeveynleri boşandığı için Los Angeles’a taşındı. Bir genç olarak, sadece arkadaşlarıyla alışveriş merkezlerinde takılmaktan mutlu değildi. ELLE Girl’ün İngiliz ekine bir makale yazdı, talk showlardan onay almaya çalıştı ve lisedeyken gençlere danışmanlık yaptı. Güney Kaliforniya Üniversitesinde gazetecilik okudu. “Her zaman hikaye anlatımının bir parçası olmayı sevmişimdir,” diyor, “Küçükken, kitap okumayı ve aklımın içinde kaybolmayı severdim – o yolculuğa her zaman yanımda birini götürmek istemişimdir.” Sandra Bullock’la birlikte Kör Nokta’da ve Julia Roberts’le Mirror Mirror’da oynamaya iten şeyde bu.

Çok satan genç yetişkin kitap serisinin uyarlaması olan en yeni filmi olan Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehrindeki rolü hakkında bu kadar heyecanlı olmasını nedeni de bu. Collins önemli noktalar hakkında ve karakterinin özel güçleri (ironik bir şekilde karakteri yarı insan yarı melek) kötüyle savaşması hakkında konuşuyor. Yumuşak sesi neredeyse profesyonel bir tona dönüşüyor – ta ki onu dayanıklı yapmak ve dövüş sahnelerinde dengeyi sağlayabilmek için üç ay süren yorucu antrenman kısmından konuşana kadar “Bunu egzersiz tayt takımın içinde yapmak bir şey,” diyor gülerek “dar kısacık bir elbise ve kalçama kadar gelen 12 santim topuklu botların içinde yapmak başka bir şey.”

Bu Collins’in Mirror Mirror’da Pamuk Prenses olarak giydiği ekran dolduran elbiselerden çok daha farklı. Aslında, ondan bir serçenin hassaslığı var, onu ince topuklularla ve kafaları kırarken resmetmek epey zor. “Sanırım büyüdüm; kesinlikle daha karanlık uç noktaları keşfediyorum,” diyor “asla aşırı şekilde seksi olmadan, tabii ki – bu ben değilim.” diye eklemden önce gülümseyerek.

Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri ve Alacakaranlık arasındaki karşılaştırmaların konusunu açtığımda (bilirsiniz, fantastik, aşk üçgenleri falan filan)  Collins kibardı fakat bunu alttan da olsa reddetti. “Cinsel tercih meseleleriyle, aile sorunlarıyla, kendini bulmaya çalışıp büyüyen bir kızla ilgili konulara değiniyor.” Diye açıklıyor. “Daha önce genç-yetişkin romanlarında değinilmemiş konulara değindiğini düşünüyorum. Bence o bu jenerasyonda ki harika bir kahraman.  Clary’in arkasına yaslanıp keyfine bakıp bir adamın yolculuğunu kontrol etmesine izin veren bir kız olduğunu düşünmüyorum. O asla mağdur değil. Ne yapması gerektiğini biliyor.”

Collins ve Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri’ndeki karakteri  Clary arasında benzerlikler görebiliyorum. Filmde Clary kaçırılan annesini kurtarmak için savaşıyor. Keskin zekalı olmaları bir yana, ikisi de anneleriyle “en yakın arkadaşlar gibiler” (Belki Collins’in durumunun sebebi büyürken babasından uzakta olmasıdır.) Bu sefer, sesinde birazcık üzüntü duyduğumu hissediyorum. “Ailem her zaman gerçek anlamda dağılmış durumdaydı,” diyor. “Evde bir araya gelmek ve o tür şeyleri yapmayı çok isterim – Bir gün anne olmak için sabırsızlanıyorum.” Diyerek gülümsüyor. “Şimdi yemek yapıp pişirdiğim için, çocuklarla bunları paylaşmak için sabırsızlanıyorum,” şimdi gülüyor, kıtır çikolatalı kurabiyelerinin ve vegan glütensiz kekinin mükemmelliğini anlatıyor. “Gerçekten sabırsızlanıyorum. Büyük bir aile istiyorum. Aile yemekleri düzenlemek ve büyük bayram bir araya gelmelerini.”

Ama şimdilik, Collins tek başına yaşamaktan mutlu. L.A’ta annesinden “bir blok ötede” Büyük annesine ait olan dairesini yeniden dekore etti, evin stilini “organik ve industrial Zen*” olarak tanımlıyor. Masa ayağı olarak kullanması için İngiltere’den gelen eski çiftlik eşyaları varmış ve duvarlarını turkuaz rengine boyamış. “Yumuşak ve sert” diyor. Sonra ağzımdan lafı alıyor. “Beni tanımlıyor diyebiliriz,” diyor “Sert ve uçlarda olmayı bazen seviyorum ama sonra çok yumuşak oluyorum. Bunun üzerinde çok düşünüyorum.” Her şey göründüğü gibi.

Sonra kendimi Hollywood kraliyeti hakkında düşünürken buluyorum – rock yıldızlarının çocuklarının ve Akademi Ödülleri kazananların modern monarşide yaşıyor gibi yaşamasına, altın fırsatlarla ödüllendirilmeleri. Öncesinde, Collins’in kameraların çekimimiz için gelmesinden önce utangaçça durmasını izledim, parıldıyan Eirckson Beamon tacı takıyordu. Gülüyordu, kafasının arkasına giden tacı düzeltiyordu, tam beyaz bileğinin iç kısmındaki dövmesini gördüğüm an içeri gitti; taç dövmesini.

Dergiden Resimler

imagebam.com imagebam.com imagebam.com imagebam.com imagebam.com imagebam.com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder