Merhaba Ölümcül Oyuncaklar ve Shadowhunters hayranları! Beklediğimiz gün sonunda geldi. Dizinin ilk bölümü dün FreeForm kanalında yayınlandı. Bugün izleme şansı bulduğumuz ilk bölümü sizler için değerlendirdik. Siz de ilk bölümle ilgili görüşlerinizi bu postun altına yorum yazarak bizimle paylaşabilir, görüşlerimize katılıp katılmadığınızı belirtebilirsiniz. Keyifli okumalar ve iyi yorumlaşmalar :)
Uzun bekleyişten sonra nihayet ilk bölüm yayınlandı!
Öncelikle şunu belirteyim her ne kadar bu blogun admini olsam da film ve dizi projesi ile ilgili görüşlerimi her daim objektif bir şekilde yapmaktan çekinmedim, şimdi de öyle yapacağım.
Diziyi genel olarak ele alırsam; vasat diyebilirim fakat zaten çok büyük beklenti içerisinde olmadığım için bana göre fena değildi. Filmde saçmalanan, çıkmaza giren kurgunun dizide daha iyi işlendiğini söyleyebilirim. Fakat kitapları okumayan, hikayeyi genel hatları ile bilmeyenler için kesinlikle anlaşılmaz noktalar var ve bu ilerleyen bölümlerde daha da büyük sıkıntı olacak. Açıklamalar yetersiz, üstün körü. Sadece hayranlar için yapılmış bir dizi. Başarı yakalar mı bilinmez. Umarım kalite gittikçe artar.
Dizinin artılarını eksilerini de şu şekilde değerlendirdim; bence aksiyon sahneleri hiç fena değil, kurgusu filme oranla iyi ama senaryo vasat, hatta yer yer gülünç ve özel aletler, mekanlar kitaplarda tasvir edildiği gibi değil. Mesela Enstitü? NASA üssü gibi olmak zorunda mıydı? Ya da içinde 3500 kişi? Bir avuç insan yaşıyordu orada nereden çıktı ayak altında koşuşturan o herifler? Ayrıca Hodge... yokluğu hissediliyor. Takıldığım bir diğer nokta da Çernobil. Neden Çernobil? Umarım bunu mantıklı bir yere bağlarlar.
Oyuncular konusuna girmeden edemeyeceğim; şunu söyleyebilirim ki filmin tam tersi bir durum söz konusu.
Filmde Lily Collins'i ve sergilediği performansı gördükten sonra onu asla Clary Fray olarak görmediğime karar vermiştim. Kat'in Lily'den (görsel açıdan) daha başarılı olacağını umuyordum. Nitekim öyle de oldu. Performansı konusunda aynısını söyleyemeyeceğim gerçi. Kat, Lily'nin Clary'si gibi bunalımlı değil, tıpkı kitaplardaki gibi enerjik bir Clary sergiliyor fakat bu bile kurtarmıyor.
Jace; Dominic *kalp* yani ona diyecek bir şeyim yok ama karakteri yeterince sivrilemedi sanki. Bana mı öyle geldi? İlerleyen bölümlerde daha ön planda olmasını umuyorum.
Simon; Robbie'nin mükemmel Simon tasvirinden sonra açıkçası çok karamsardım fakat Alberto müthiş bir iş çıkarmış. Serideki favori karakterimi daha ne kadar sevebilirim? Çok çok başarılı.
Alec; Matt'den başkası olamaz. Kevin'ı düşündükçe tüylerim ürperiyor. Hala ve hala...
Luke; AIDAN TURNER NERDESİN?!
Ya Magnus? Harry'i sevmedim, sevemeyeceğim. Godfrey candır.
Sanırım film ve dizi olarak iki farklı şekilde yapılan uyarlama yüzünden bu durumu her daim yaşayacağız. Filmdeki "şu" daha iyi dizideki "bu" daha kötü, ya da tam tersi... bu böyle devam edecek.
Gölgeler Dünyası'na Çoook Hızlı Bir Giriş!
Hepimiz Gölgeler Dünyası'na bu diziyle tekrardan girmeyi -kitabı ve filmi izlemeyenler için bu ilk giriş tabii ki- aylarca bekledik. Ama bana göre beklediğimizden çok daha hızlı bir giriş oldu! Bu dizidir dedim; olaylar daha aheste işlenir, detaylara çok daha önem verilir dedim. Ama beklediğim gibi olmadı. Olaylar o kadar hızlı işleniyor ki, yaşanan olayları sindirmeye vaktin kalmıyor. "Acaba ne olacak?" demeden, olacak şeyler gözlerinin önüne seriliyor. Filmle karşılaştırmak istemezdim ama, o duyguları hissettirmenin zaman kısıtlamasıyla hiçbir alakası yok. Örneğin ben Clary ve Simon'ın ilişkisini filmin başlarında çok net hissetmiştim, ayrıca Jocelyn için üzülmüştüm, yani tüm olaylara tepki verebilecek zamanım kesinlikle vardı. İlk bölüme fazla konu sığdırılmış bence, bana kalsa Clary enstitüye girdiği anda keserdim ve Valentine'ı içeren hiçbir sahne koymazdım.
Ayrıca dizide ciddi bir yönetim sorunu olduğunu söyleyebilirim. Birden bire kesilen sahneler, kötü karakteri göstermeden birkaç salise önce başlayan alakasız müzikler... Kendimi 30 yıl öncesi filmleri izlerken buldum adeta. Bu tür numaralar, genelde o zamanın filmlerinde olur çünkü.
Genel sıkıntılardan biraz özele geçersek; Gölge Avcıları'na melek kılıcı saplandığı zaman, yaralanan kısmın ışıldamasına hiçbir anlam veremedim. Ayrıca mühür çizme olayları neden farklı? Jocelyn tek çırpıda steli yan tutarak mühür çizerken, Jace neden stelin ucunu kullanarak ve vücudunu yakarak mühür çiziyor? Gerçekten mühür çizmenin tek bir şekli olmalı. Yanlış anlaşılmasın, burada bahsettiğim "şekil", karakterlerin kendi tarzlarında mühür çizmesi değil. Bir mühürde deri yanmazken, diğerinde neden yansın? Belki de diziyle ilk karşılaşmam olduğu için bazı şeyleri tuhaf buluyorumdur. Zamanla alışır mıyım bilmem? Ayrıca Jocelyn'in ufak Clary'yi sıkı sıkı iplerle bağlamasına çok güldüğümü söylemeliyim.
Konuyu oyunculara getirirsek... Matthew benim için tam bir Alec! Oyunculuğunun da kötü olduğunu düşünmüyorum, en azından Alec karakterini absürtleştirecek kadar. Alan van Sprang ve Isaiah Mustafa hakkında söyleyeceğim tek şey, onları dizide görmek istemezdim. Katherine McNamara... Kat'i nereden anlatmaya başlasam ki? Kat zayıf bir oyuncu. Clary'nin tüm o yolculuğunu kaldırabilecek bir yeteneğe sahip olduğunu düşünmüyorum, en azından şimdilik... İlk sezon içinde geliştiğini düşünmediğim için, umarım ikinci sezonda -eğer onaylanırsa- daha gelişmiş bir oyuncu olarak görebiliriz onu. Emeraude, fiziksel olarak hayalimdeki Isabelle olmasa da hiç absürt durmuyor. Bu yüzden Isabelle karakterini çok iyi tanıdığını düşünüyorum.
Enstitü... Ben enstitüyü hiç böyle hayal etmemiştim; teknolojik aletlerle dolu bir yer... Bu yeni yorumu hiç ama hiç sevmedim. Ben dizinin yarattığı enstitüyü tamamen reddediyor, Cassie'nin yarattığıyla yaşamaya devam ediyorum. Tam bir hayal kırıklığı, bunları yazarken bile sinirlerim oynuyor!
Son olarak şunları belirteyim, eğer kitapları okumamış biri olsaydım diziyi anlamakta zorlanırdım. Bunu göz önüne almaları gerekirdi. Ayrıca görsel efektler, gelecek sezonda acilen iyileştirilmeli! Bu sezondan hem oyunculuk bakımından hem de, efektler bakımından umudumu kesmiş bulunuyorum.
Başta söylemem gereken ilk şey herhalde diziye karşı ne kadar olumlu olduğumdur. Filmden hiç hoşlanmamış, hayal kırıklığına uğramış birisi olarak dizi tamamen yeni bir şanstı benim gözümde. Zaman ilerledikçe ekipten ve diziden dahasını görmeye başladık ve sonunda uzun bekleyiş sona erdi.
Öncelikle ekibi çok sevsem de Katherine'in oyunculuğu hakkında çok büyük şüphelerim vardı. İlk bölümden de gördüğümüz üzere pek de boşuna şüphelenmediğimi anlamış oldum. Kat benim gözümde oyunculuk bakımından diğer herkesten geri kalmış bir vaziyette. Aksiyon işin içinde olmadığı zaman o kadar göze batmıyor ama aşırı duyguları yansıtmada cidden sıkıntıları var. Bunun bir alışma meselesi olduğunu düşünüyorum. Çok mükemmel bir gelişme göstermese bile diğer bölümlerde gözüme batan amatörlüğün azalacağı fikrindeyim. Ekibin diğer üyelerine gelirsek, başta Matt, Harry, Emeraude ve Alberto olmak üzere bütün oyuncular (Katherine hariç) içime sinmişti benim. İlk saydığım dörtlü kesinlikle beni hayal kırıklığına uğratmadı. Özellikle Matt ve Alberto hem görünüş hem de tavır ve mimikler bakımından tamamen hayalimdeki Alec ve Simon profiliyle uyuştular. Matt, dizinin yaptığı en iyi seçim sanırım. Bölümü izlerken bir an Matt'in bir oyuncu olduğunu unutarak, etten kemikten bir Alec gördüğümü düşündüm. Smion'ın replikleri gerçekten beni eğlendirdi ve hoşuma gitti. Isabelle için de aynı şeyler geçerli fakat sadece daha ilk bölümlerden Clary'e çok samimi davranması dikkatimi çekti, ancak çok üstüne durmayı tercih etmiyorum. Ayrıca Em'in röportajlarından anladığımız üzere Isabelle'in kitaba göre çok farklı değişimleri olacak. Bu konuda biraz diken üstünde olduğumu söylemem yalan olmaz. Magnus için ise söyleyebilecek hiçbir şeyim yok. Magnus'un Pandemonium'un sahibi olması kitapta olmayan, diziye has bir özellik ve kesinlikle bu ayrıntıya bayılıyorum. Keşke kitapta da böyle olsaydı dediğim türden bir ayrıntı hatta. Alec ve Magnus özellikle titizlikle seçilmiş gibiler sanki. Bu seçimlerden çok memnunum. Birçok kişi Dominic'in oyunculuğunu beğenmese de beni rahatsız edecek derecede kötü bir oyunculuğu yok gözümde. Diğer dörtlü gibi sevdiğimi söylemem tabii ancak Kat'in yanında ondan çok daha iyi bir oyunculuk sergilemiş. Kat'in yetersiz oyunculuğundan mıdır bilemedim ama Clace kimyasını hissedemedim ne yazık ki. Bu benim için bayağı üzücü oldu. En çok dikkatimi çeken şeylerden biri ise Dorothea karakterindeki değişiklikler. Aşırı farklı bir yol izlenmiş bu karakterde. Elbette ki olayları bir şekilde bağlarlar ama izlerken nasıl bağlayacaklar ki diye tereddüt etmekten kendimi alıkoyamadım. En çok canımı sıkan nokta Dorothea'nın değişimleri oldu sanırım. Düşündüğüm diğer noktalardan birisi de Maureen. İleride karşımıza gelecek bir karakteri, Simon'ın tayfasına dahil ederek temelden almayı tercih etmişler. Ancak ben Maureen'i haylaz minik kız imajıyla o kadar çok bütünleştirdim ki dizinin Maureen'i beni tatmin edemedi açıkçası.
Efektlere bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Gelişse çok daha iyi olabilir. Müzik seçimlerini sevdim. Dizi belgeselinden ve tanıtımlardan müziklere karşı umutluydum ve hayal kırıklığına uğramadım. Luke'un Dedektif olması, Enstitü'nün kalabalık ve teknolojik bir mekan olması, Clary'nin olayları Jace'in değil de Jocelyn'in ağzından duyması birçok insanı hayal kırıklığına uğratan değişiklikler iken benim için pek de can alıcı noktalar olmadı.
Kendimi değişikliklere çok hazırladığımdan ve beklentilerim az olduğundan mıdır bilemiyorum ama dizi beni hayal kırıklığına uğratmadı ilk bölümüyle. Sonuçta bu bir adaptasyon ve gerekli gereksiz farklı noktalara gidilmesi çok normal geliyor bana. Birçok insanın aksine ben filmden nefret ettiğim için dizi bana her ihtimalle üstün geliyor zaten. Beklenti yapmadım ama büyük bir umudum oldu hep diziye karşı. Başlarında (kendimi geçtim) insanları etkilemese de, hayal kırıklığına da uğratsa, bir zaman sonra kaliteyi yükselteceği fikrindeyim. Bu konuda gerçekten umutluyum. Her noktaya rağmen dizi benim için hala çok heyecan verici. Yepyeni bir macera benim için. O yüzden küçük hayal kırıklıkları yaşasam da kızamıyorum açıkçası.
Ve artık 3. bölümde Malec görsek iyi olur, sabırsızlanıyorum!
Şimdi sizin yorumlarınızı okumak istiyoruz!
benim gözüm lily collinse alışmış sanki claryi sanki katherineden daha iyi canlandırmış fikrine kapıldım nedense jace konusunda hala şüpheliyim jamienin olmasını isterdim açıkçası :)
YanıtlaSilBende sana bu konuda katılıyorum:)
SilBen dizinin ilk bölümüne pek ısınamadım ama o dünya hemen beni içinde çekti. İkinci bölüm daha iyiydi sanki ama tabi ki oyunculuklar gözle görülebilir şekilde iticiydi. Filmde Lily'e o kadar alışmışız ki Kat çok vasat kaldı gözümde. Diğer oyuncular ise orta düzeydi bence. Efektlerde gayet yerindeydi bazı sahneler saçma gelmedi değil ama Yinede ortalama bir bölümdü. Bence ilerleyen bölümlerde ilerleyip gelişebilir dizi...
YanıtlaSilBenim icin jace hep jamie oldu. Kitaplari okurken de kafamda onun gibi biri canlaniyordu ve filmde gorunce dedim ki jace budur. Dom u onceden filmlerde dizilerde kliplerde falan izlemistim ve taniyorum. Zamanla daha iy olacagina ve iyce sivrilmesi daha sert ve kafasinin dikine giden biri olmasini bekliyorum. Yine de hala benim icin jace jamie. Ama clary konusunda bisey diyemeyecegim. Filmde clary fazlasiyla sonuk ve depresif moralsiz biriydi. Lily i suclaigimdan degil tabii ki bana oyle gelmisti sadece ama simdi dizide kat in clary i canlandiris sekline bakiyorum da lily cok iyi bir is cikarmis. Alec matt den baskasi olamazdi bence de. Luke konusunda hicbirdey demeyeceğim. Zenci bir polis nedir? Ayrica jocelyn in bulundugu bolumler fazla basit ve sacmaydi. Karsisinda valentine in adamlari dikiliyor ve o zehiri gayet rahat bir sekilde sadede bagirarak icebiliyor. Golge avcilari sadece bakiyor. Magnusun yanina gidip de kucuk clary i baglamalari da cok sacmaydi. Jocelyn karakterinin bulundugu yerler bastan asagi sacma ve basitti bence. Bunlarin disinda benim dizide en cok gozume batan seyler (oyunculuklarin zamanla oturacagina inaniyorum) karisik kurgu, basit efekt, enstitu ve valentine oldu. Valentine in bir anda ilk bolumden girmesi ve olaylarin bu kadar karismasi cok sinirimi bozdu. Ne oldu ne bitti anlayamadan filmdeki sahnelerin yarisina geldik. Suanda filme de o kadar isinamamis olmama ragmen eger film 10sa benim icin dizi 3 veya 4 olarak ilerliyor.
YanıtlaSilAslında nasıl başlasam bilemiyorum. Öncelikle beni en en gıcık eden şey, enstitü. Gerçekten de tam bir NASA gibi duruyor. Bir tek tek tip kıyafet eksik. Isabelle'nin ilk giriş sahnesinde tamam odalar, duvarlar hayal ettiğim gibi dedim ama birden işin içine koca koca teknolojik aletler girince, kendimi gözlem merkezinde hissetmedim desem yalan olur. O kadar kalabalık olmamalıydı, Aydan'ın dediği gibi bir avuç insan varken ordu misafirhanesine dönmüş. Dizide değişiklikler olacağını tahmin ediyordum ama enstitü en aykırı olanıydı.
YanıtlaSilKemikler Şehri, tam olarak bir mezarlığın içindeydi kitapta. dizide Brooklyn köprüsü gibi bir köprünün altına koymuşlar, ne alaka! Neyse ki Sessiz Kardeşlerin olduğu yerler uygundu gözümde.
Oyunculara gelince, filmdeki Jace'i gördüğümde tamamen hayalkırıklığı hissetmiştim. Açıkçası kitabı okurkende sarışın bir Jace canlanmadı gözümde ama cılız da değildi. Bu yüzden Dominic oturmuş. ama o kasıntılı yürümesi bizim mahalle kabadayılarına benzemiş. Bazı yerlerde de beni tatmin etmedi ama filmden sonra evet, bu! diyebiliyorum. İlerde karakter oturduğunda herşey daha iyi olacaktır.
Kat'i ben sevdim, Lily'de gözümde oturmuştu. oyunculuk için yine ilerleyn bölümlerde Clary'le bütünleşeceğini düşünüyorum ve evet filmdeki karamsar Clary havası yok. Gözüpek,cesur bir Clary Fray var, olamsı gerektiği gibi. Yine de tepkileri yetersiz.
Matt.. Allah'ım Matt tam olmuş. Yani hiçbir abartı, tuhaflık sezmedim. Harikaydı.Söylenecek söz yok. Dizide onu erkeklerden hoşlanan biri gibi görmek tuhaf olacak evet :)
Isabelle'de bayıldım. Hareketleri tam da kitaptaki gibiydi. E kız zaten güzel.Olmuş olmuş.:)
Magnus biraz genç kaçtı ama genel olarak güzel. Harry kendisi olduğunda daha olgun duruyordu. Kulüp sahibi olması da güzel fikir, ona uymuş.
Luke için de bence tam olmuş, ben sevdim. Filmdeki Luke tam olarak kitaptakiyle tasvir ettiğime uyuyordu ama bu da çok iyi. Resmini gördüğümde budur dedim, yadırgamadım.
Dot, bu kadar işin içinde olmamalıydı. Saçma. Jocelyn'in sahneleri çok az sevebildim. Gözümü rahatsız eden bir şey var. Valentin'e hiç girmek dahi istemiyorum. O nedir ya. Bİr kere çok erken girdi, çok yaşlı. Karizmatik,yakışıklılığıyla kızları etkileyen bir adam göremedim ben şahsen.
Hoge niye sadece bir kere gözüktü. Clary'le daha ilk geldiğinde konuşması gerekirdi.Çok geride kalmış, pasif. Lightwood'lar nerede. Melekler Şehriyle karıştırmadıysam eğer bir kadın olacaktı oralarda. Hiç öyle biri yok.
VE Jocelyn'in Çernobil'de ne işi var. Havada asılı kalmış kadın. Beyazlar içinde yatıyor olması gerekirdi. Silah odası nerede hem. Bir tane bölme çekiyorlar. Beş tane silah. Bu kadar olmamalıydı.
Son olarak, dizi ilk bölümlerde çok hızlı gitmiş, ben yavaş yavaş anlatırlar diyordum. üçüncü bölümde kupayı bulup Jocelyn'in kurtarmaya giderler herhalde. Kitabı bitirip kendilerince bir şeyler mi yazmayı düşünüyor senaristler. Ben olayların arasına yine olaylar katarlar sanıyordum. Ama umutluyum ne diyeyim. Diziyi filmden daha çok sevdim. İyi olacak iyi. Bekliyorum...
Ilk bölümlerin oyunculuk bakımından zayıf olması normal bence.Ama ben Malec için çok heyecanlıyım.Harry ve Matt nokta atısı olmuş.Anca bu kadar iyi olabilirdi.Gerçekten Harry tamamen Magnusla bütünleşti benim gözümde.Matt hakkında konuşmaya gerek bile yok.Ne olursa olsun ben bol bol malec görmek istiyorum.Tek isteğim bu
YanıtlaSil